Sait Faik öykülerine öykünmek: “Son Kuşlar” da gider iken...
Sait Faik okuyorum. Karşımda Meis Adası. Ada sever ya hani Sait Faik... Ancak bilinçli bir tercih değildi tatile çıkarken Son Kuşlar’ı yanıma almak. Öte yandan inanıyorum ki, bilinçaltımın küçük muzipliklerinden biriydi. Nitekim aylardan Eylül’ün tam ortasına gelmişken... Tabur tabur kuşlar göç nizamı almışken...Çantama bu kitabı atmamın bir hikmeti olmalıydı. Öyle de oldu. Suya daldım balıklar arasına... Daldım, çıktım, Sait oldum. Deniz der, ada der, çeşit çeşit balık der. Daldım suya, çıktım sudan. Dalga der, ağ der...İki gözüm vapur der, martı der... Sait Faik, denizdir. Suya dalarım Sait olurum. Dalarım, balıkları görürüm. Ah, ne hoştur balıkları izlemek... Biraz kurulanayım derim güneşin altında, saçlarımdan pıt pıt akarken Akdeniz’in tuzu. Alırım elime kitabı. Her kulaçtan sonra bir öykü okumaya niyet ederim. Kimi öykülerden sonra durur, düşünürüm. Kiminde kafamı kaldırıp adaya doğru bakar, manzarayı ezber ederim. Kiminde ise burnum hafif hafif sızlar. En çok et...